Beyaz Etin Daveti hatırla, hep gün ortası saatleri seçtin sevişmek için güneş vurdukça iyice beyaz görünen etindi her şeyi apaçık yaşamaya davet eden çatlaklarını bilirdim, ellerim ne zaman hoyratlaşsa kalçan kırmızı bir cevap verirdi sana kıyardım kan derinle selamsız, derinlerinden akardı bacakların/ dudakların morarmasa; bileklerini tuttum mu benim için atan kalbi hissetmesem parmaklarımda yemin olsun inanmazdım yaşadığına buz gibi beyazdın bir de hastane koşuşturmaları o kadar kan senden çıkmamış olsa bembeyaz bir ölüydü ellerimi tutan valla! tip a da olsa diyabet için gençtin bundan gülenyüzlü bantlar taşıdın biri kalçanda, biri baldırında domaldığında onlarla oynardım sana kıyardım, kıymasam sana ait tek kırmızı ayak parmakların ve o bayıldığın rujun olurdu sana çok da yakışmayan 14.07.2016 Beyoğlu/İstanbul Asil Yurt Haseki Milli İrade Darbe diyordun tankların ne oldu? Sokağa döktüğün itlerin ne oldu? Amerika, İsrail, siyonistler ne oldu? İşte böyle yersiniz milli irade yara...
Bu mahçup vatanın mağdur vatandaşları ekmeğin tanzime düşme ihtimali ve geri kalan bütün kuyruklu meseleler kinoalı salatana sıktığın limon etmezler bir esnaf lokantası yüreğim ve masalarında limon suyu mercimeğe, kelleye bir tutam pulbiber senin sosyokültürüne tırmanmam için merdivenler ve senin gerdan kokunda burjuva bahisler var, sınırları aşarken halk olma bilincini kaybedip sevdiğin dizileri Netflix listeme eklerken biliyorum, bizim ailede tabu sadece bir kutu oyun değil biliyorum ellerini tutamam, ellerini mutfak eldivenleri gizler yirmi iki yaşımın on sekiz ayar hududu yüzük parmağında buz gibi altınla çizili bana sarılma stepmama, beni bağışla benim sana dokunmam meşru değil