Ana içeriğe atla

YEDİDEN SONRA CİNAYET

Ben her ağustos ayı
Sana uğrar yeşillenirim
Sevmezdim aslında ağustosları
Ağaç rengi böcekler feryat figân
Akşamları da fazla demlidir

Geceyarısı durgun denizde
Ayışığına emanet etmişsem seni
Şarabım, terliğim sigaram
Bedenimin babaerenleri feryat figân
Yakamoz yalasa çıplak etini

Boynun hırçın bir deniz
Deniz parlament bir çarşaf
Çarşaf sen gibi biraz
Yastığı ısırırken sen
Beyaz duvarlar feryat figân
Kimse duymaz işlediğimiz cinayeti

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

14.07.2016 ve 15.07.2016 tarihlerinde yazdığım iki şiir ektedir

Beyaz Etin Daveti  hatırla, hep gün ortası saatleri seçtin sevişmek için güneş vurdukça iyice beyaz görünen etindi her şeyi apaçık yaşamaya davet eden çatlaklarını bilirdim, ellerim ne zaman hoyratlaşsa kalçan kırmızı bir cevap verirdi sana kıyardım kan derinle selamsız, derinlerinden akardı bacakların/ dudakların morarmasa; bileklerini tuttum mu benim için atan kalbi hissetmesem parmaklarımda yemin olsun inanmazdım yaşadığına buz gibi beyazdın bir de hastane koşuşturmaları o kadar kan senden çıkmamış olsa bembeyaz bir ölüydü ellerimi tutan valla! tip a da olsa diyabet için gençtin bundan gülenyüzlü bantlar taşıdın biri kalçanda, biri baldırında domaldığında onlarla oynardım sana kıyardım, kıymasam sana ait tek kırmızı ayak parmakların ve o bayıldığın rujun olurdu sana çok da yakışmayan 14.07.2016 Beyoğlu/İstanbul Asil Yurt Haseki Milli İrade Darbe diyordun tankların ne oldu? Sokağa döktüğün itlerin ne oldu? Amerika, İsrail, siyonistler ne oldu? İşte böyle yersiniz milli irade yara...
içimdeki sevginin minik kuşu saçmayla vurulduğu yokuşu senin aşkınla imara açıldı sevgilim yerle yeksan niyetlerim sevişirken kasılan kaba etlerim hırslarım, cevap aldığım feyklerim ve kaybolmaya niyet oldunduğum uzun, sapa yollar bir niyet mektubu yollar koğuşumda attığım voltalar kondom takmadığımız günlerdeki allaha emanet pompalar bana hep seni hatırlatır senin bendeki tesirini senin adınla altına girdiğim onlarca satır başı derdini sıkıca tut utanma, sırtında taşı
Yine boşa çektim gelmedi kefal Kayıntısız da sasıdır bu haram Ah ulan Topal Sen olsan da bölsen şu ekmeği Hep taş çalardı ibine Yüreği de mangal değildi hergelenin Az saklanmadık viranede Haydar abiden Hangi hurinin koynundasın kim bilir şimdi Son paramı zarda düşürdüm Kürt evde midir acaba? Yine mi kaldık lan sokakta? Necla desen uyumuştur çoktan Kör talihimi sikeyim