Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Ağustos, 2018 tarihine ait yayınlar gösteriliyor
YEDİDEN SONRA CİNAYET Ben her ağustos ayı Sana uğrar yeşillenirim Sevmezdim aslında ağustosları Ağaç rengi böcekler feryat figân Akşamları da fazla demlidir Geceyarısı durgun denizde Ayışığına emanet etmişsem seni Şarabım, terliğim sigaram Bedenimin babaerenleri feryat figân Yakamoz yalasa çıplak etini Boynun hırçın bir deniz Deniz parlament bir çarşaf Çarşaf sen gibi biraz Yastığı ısırırken sen Beyaz duvarlar feryat figân Kimse duymaz işlediğimiz cinayeti
sen gittin, ruhumun karma eğitim dönemi bitti, şimdi tekrardan inceleme vaktidir. sorgulamaya varabilir hislerim ben cumhuriyetinde bugünlerde ne de güzel idam güzellenir; hiç olmadığı kadar bende boynuna bol gelen basiretimi sıkıca çekme cesaretim. kuşlar uzak bir masal gibi ötüyor örtüyor gece hür olanın üstünü hür olmayı siktir ettim dolmuş hattıma dağıttığın cesetlerin bir zamanlar sıcaktı dudak payı dindiremediğim karmaşa susturamadığım vicdanın işte hepsinin suçlusu sen ama ne hikmetse ben içerideyim, yerel yönetimce suçluyum ömür boyu da sürer gibi esaretim ve tam isabetim. şu kısa ömrüm, yol tutuşum uzadıkça uzayan sıkıyönetim. 130 kilometreyi vurduğum karar alma virajlarımdan şarampole yuvarlandım çünkü bilirsin karar almak, karar vermek kadar keskindi öyle esti, öyle istedim. klimayla serinlettiğim ruhuma pencereler açma hasretimdin
Zarafetle kırışmış alnında Otuz yılın hikayesi yazılı Cesaret etsem Bir kaçamak bakışa Anlarım mahalle arası maçlarda En son seçilmenin yaşattığı O mağrur yalnızlığı Sırtlanıp çantamı çıksam güneye Leb-i dilber durağından Kıvrımlarında dolaşsam belki Ulu pirlere bahşolan Hakikati bulurum İçime çeke çeke Voltalasam boynunda belki Sigarayı bırakırım Bir gece üç ayazında Düşlesem kuştüyü memelerini Dolardan hızlı yükselirim Sırtlanıp çantamı çıksam Karış karış dolaşsam Süt ve bal diyarında İki dolgun tepenin arasında Yıllık iznimi harcasam Belki vesile olur Tanrıyı da görürüm Derdimi anlatıp sıkmam seni Gökten bulut dökülür Saçına değmesin güneş Altınların saçılır Ben yine gördükçe seni okşayan rüzgarı Kıskanırım
Diyelim o rüzgar bizi de savurdu O bir çift yaprak bizmişiz meğerse Şanslıysak denize düşeriz Ya da kelebeğin rızkı oluruz Ne farkeder?
Yine boşa çektim gelmedi kefal Kayıntısız da sasıdır bu haram Ah ulan Topal Sen olsan da bölsen şu ekmeği Hep taş çalardı ibine Yüreği de mangal değildi hergelenin Az saklanmadık viranede Haydar abiden Hangi hurinin koynundasın kim bilir şimdi Son paramı zarda düşürdüm Kürt evde midir acaba? Yine mi kaldık lan sokakta? Necla desen uyumuştur çoktan Kör talihimi sikeyim